Çocuğunuzla çatışmaktan yoruldunuz mu? Ziya Selçuk ve İlkim Kutval ile gerçekleştirdiğimiz “Merhaba Ben Merhaba Evladım” buluşmasında, mizaç bilgisiyle ebeveynliğin şifrelerini ve “anlaşılmanın” huzurunu konuştuk.
Hiç, çocuğunuza defalarca aynı şeyi söyleyip duvarla konuşuyormuş gibi hissettiğiniz oldu mu? Ya da akşam başınızı yastığa koyduğunuzda, “Bugün daha sabırlı olabilirdim” pişmanlığıyla uyuduğunuz?
Eğer cevabınız “Evet” ise, yalnız değilsiniz. Ve daha da önemlisi; yanlış yapmıyorsunuz, sadece henüz “tanışmamış” olabilirsiniz.
Önce Öğretmen Vakfı olarak, 26 Aralık akşamı Prof. Dr. Ziya Selçuk ve İlkim Kutval ile gerçekleştirdiğimiz online buluşmada, binlerce anne-baba ile tam da bu hissi, bu “sıkışmışlığı” konuştuk. Ve gördük ki çözüm, daha sert kurallar koymakta değil; “Merhaba” diyebilmekte saklı.

Keyifli sohbetimizden, evinizin havasını değiştirecek, fayda odaklı notlar:
1. Davranışların Arkasındaki “İhtiyacı” ve “Mizacı” Görmek
Bazen çocuğumuzun bir davranışını “inat” veya “zorluk” olarak etiketleme eğiliminde olabiliyoruz. Ziya Selçuk Hoca, bu anlarda bakış açımızı değiştirmemize davet etti bizi. Çocuğumuzun bize direnç gibi görünen halleri, aslında onun kendi mizacını (doğasını) ifade etme çabası olabilir mi? “Yavaş” hareket etmesi, belki de onun derinleşmeye olan ihtiyacındandır. Ya da hareketliliği, keşfetme arzusunun bir yansımasıdır. Dönüşüm: Çocuğumuzun davranışını “bana karşı yapılmış bir şey” olarak değil, “onun mizacının bir ifadesi” olarak gördüğümüzde, içimizdeki gerginlik yerini meraka ve anlayışa bırakıyor.
2. Önce Kendi Duygularımızla Bağ Kurmak
“Merhaba Ben, Merhaba Evladım” kitabının rehberliğinde şunu hatırladık: Kendi duygularına ve ihtiyaçlarına yabancı kalan bir ebeveynin, çocuğunun duygusunu kapsaması zorlaşabiliyor. Bir kriz anında çocuğumuzun davranışına tepki vermeden önce, kendi içimize dönüp; “Şu an ben ne hissediyorum? Hangi ihtiyacım karşılanmadığı için zorlanıyorum?” diyebilmek çok kıymetli. Dönüşüm: Kendimize şefkat gösterdiğimizde, yani “Benim de dinlenmeye/anlaşılmaya ihtiyacım var” diyebildiğimizde, çocuğumuza da o şefkatli alandan cevap verebiliyoruz.
3. “Mükemmel” Olmaya Değil, “Sahici” Olmaya Alan Açmak
Sosyal medyanın veya çevrenin yarattığı “kusursuz ebeveynlik” beklentisi, omuzlarımızda ağır bir yük oluşturabiliyor. Oysa ebeveynlik bir performans sahnesi değil, birlikte büyünen bir hayat yolculuğu. Hata yapmak da, telafi etmek de bu yolculuğun en insani parçası. Dönüşüm: Kendimizi “yetersiz” olarak yargılamayı bıraktığımızda, çocuğumuzla “yönetici-yönetilen” ilişkisinden çıkıp, birbirine eşlik eden iki “yol arkadaşı” olmanın huzurunu yaşıyoruz.
Bu Buluşmayı Kaçırdıysanız Üzülmeyin…
Önce Öğretmen Vakfı olarak biz, sadece öğretmenlerimizin değil, eğitimin ilk basamağı olan ailelerin de yanındayız. Mizaç temelli bu bakış açısı, sadece çocuğunuzla değil, eşinizle ve iş arkadaşlarınızla olan iletişiminizi de iyileştirecek bir anahtardır.
Bu yolculukta yeni “merhaba”lar demek, çocuğunuzun o eşsiz dünyasını keşfetmek ve evde huzuru kalıcı kılmak için bizi takip etmeye devam edin.
Sırada yeni buluşmalar var. Çünkü biliyoruz ki; bir çocuğu anlamak, bir geleceği kurtarmaktır.
